3 Haziran 2011 Cuma

Müdür Koltuğu

1980'li yıllardan kalma bir tamlama sanırım "müdür koltuğu". Şimdi artık müdürlerin koltukları ile çalışanların koltukları arasında çok da fark bulunmuyor. Emin olmamakla beraber, devlet dairelerinde halen müdürlerin kıymetli popoları daha yumuşak zeminler üzerinde konuşlanıyor olabilir. Çok uzun zaman oldu bir devlet dairesine gitmeyeli. Gerçi, dairesini bulmadan önce devletin kendisini bulmalıyım...

Devlet daireleri çeşit çeşit tabii ki. Kimileri vatandaşa direk hizmet verirken kimilerini konumları itibariyle dolaylı bir hizmet vermektedir. Bence müzelere dolaylı hizmet veren daireler sınıfında olsa gerek. Müze müdürlerinin de işi kıyak olsa gerek. Rahat yani...

Topkapı müzesinin müdürünün -haşmetmeapları devlet dairesinin en yüksek kıdemli memuru olduğu için- dairesinin envanterindeki en has demirbaşları kendisine ayırması abes değildir. O demirbaşı hangi tarihi şahsiyet kullanırsa kullansın. Fransız kralı XIV. Louis(başak bir Louis'de olabilir) masasında kahvaltı etmek elbette kendisinin hakkıdır.

Ama, koskoca padişah tahtını evine taşımaya çalışmasaydı bari...

Yusuf Benli ile ilgili çok da muhalif olmayan bir yazı yazmıştım daha önce ama bu yaptığı, tarih okumuş bir  müze müdürüne yakışmaz yani... İlber Ortaylı'da bunu yalanlamadı.

Peki ya o lojman kapısı dar olmasaydı da o taht geçmiş olsaydı. Kimsenin ruhu duymazdı sanırım. Peki koskoca tahtı götürme cesaretine sahip birisini işe en büyük parçadan mı başlamıştır?  İnsanın aklına türlü türlü şey geliyor.

Umarım doğru çıkmaz.

İşin bir diğer tarafı saray içerisinde lojman durumu. Sanki saray köşk müze çalışanları da müştemilatta oturuyor. Nasıl bir iştir bu anlamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder