Ailece oturup izledik. Çünkü, yansıtmaya değer uzak tarih dönemlerinden biridir Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdarlık dönemi. Ayrıca toplumun bu dönemine uygun bir spekülatif yapıya sahip. Rating ve izlenme payları dışında ilginç de bir rekoru oldu dizinin: şikayet sayısı. RTÜK'ün hakkında en çok şikayet aldığı yapım sanırım. Bu da senaristlerin hedeflerine ulaştıkları anlamına geliyor.
Öncelikle, dizinin dönemi tamamen gerçeklere dayanarak yansıtacağına dair bir iddiası yok. Tarihi bir senaryo uyarlaması. Bir toplum düşünün; bir dizide bir kadına tecavüz ediliyor ve bu kadının şişme tecavüz bebekleri piyasaya sürülüyor. E senaristler ne yapsın? Bu izleyici kitlesini kendine bağlamak istersen ya karakterler sürekli birilerini vuracak(kesecek); ya karakterleri birileri .ikecek ya da dizideki her karakter felaket silsilesine uğrayacak. Ayrıca bir de entrika katarsan işin içine tamamdır.
Şimdi bu senaryoyu düşünelim: padişah var kadroda astığı astık kestiği kestik hatta her akşam yediği önünde yemediği haremde! Hürrem diye bir karakter var entrika ustası diye biliniyor(öyle ya da değil önemli olan kamuoyundaki yargıdır pazarlama için). Padişahın karısı var mazlum! İleride bu adam kendi oğlunu öldürtecek(hangi dizide vardı?). Bu dizi iş yapar hacım.
Gelelim boykota! Millet, bir diğer senaryoda bangır bangır tecavüze uğrarken ses seda yok! Boykot yok! Neymiş Kanuni öyle biri değilmiş. Bence de değildir. Zaten adamlar, bu dizi %100 gerçektir de demiyorlar. Acaba aynı saate Kanuni belgeseli konsaydı izlenme oranı ne olurdu? 0,00....
İşin başka bir kaç boyutu daha var. Tvnet televizyon kanalında Tarih Atlası diye bir program var. Mustafa Armağan ve İsmail Halis! Mustafa Armağan özellikle Osmanlı üzerine yoğunlaşmış bir tarihçi. Ama pek de objektif değil maalesef kendisi. Bu akşam ki programın başlığı Osmanlı Kimin Hedefinde? Aklıma, türlü cevaplar geliyor!!!Dizinin yayınlanma amacını, yerleşen Osmanlı bilincinin tahribine kadar götürdüler. Sundukları çözüm ise dizinin bu senaryo ile devam etmesinin yasaklanması oldu. Nerede kaldı özgürlükler? Tam bir komplo teorisi programıydı. İlerde kayıtları yayınlanır zaten, kaçırılmamalı.
Bir diğer ilginç açı da, M. K. Atatük hakkında var olan koruma yasaları ile ilgili. Sanırım insanlar bu konuda teknik olarak bir yanılgı yaşıyor. Ben koruma yasalarını savunuyor değilim ama, Atatürk halen vatandaşı olduğumuz devletin kurucusudur. Bulunduğu konumun, 1951 yılında çıkartılmış olan (ölümünden 13 sene sonra, ki varlığında kendisini eleştirmek de biraz göt isterdi) yasalar tarafından çevrelenmesi üniter devlet mantığı açısından tutarlı. Kanun metni burada! Biz, tarihimizde yöneticilik yapmış her kişi için koruma yasası nasıl yapalım? Teknik olarak mümkün değil? Nasıl bir kıstasla seçilecek bu kanunun kapsayacağı kişiler?
Ayrıca, bu konu ile ilgili bir cariye meselesi var ki evlere şenlik. Bunu biraz araştırıp yazmak istiyorum. İslam dininde cariye ve nikah durumları hakkında bence yanlış bir anlaşılma var. Öyle evine al, her türlü yararlan. Öyle şey olmaz! Nerede kaldı İslam'ın kadını yücelten duruşu? Bir kaç farklı yorum var bu konuda, araştıracağım.
Biraz uzun oldu ama Mustafa Armağan ve bu cariyelik konusunda biraz daha okumam lazım. Gerçi kendisine göre, islam hukukunda cariyelere nikah gereksizmiş. Bu arada Hürrem Sultan'da nikah kıyılan ilk cariye. Yüce gönüllü Kanuni!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder