Oyuncuya 2011-12 sezonu için net 3.300.000 EUR ve maç başına 30.000 EUR ücret ödenecektir. Juventus Football Club S.A.’ya kiralama bedeli olarak 1.500.000 EUR ödenecek olup, Galatasaray’ın 31.5.2012’ye kadar bildirilmek kaydıyla 13.000.000 EUR bedelle oyuncuyu satın alma hakkı vardır.
Oh-Yeah!
Adam 20 maç oynasa 4 Milyon €, bugünün kur ile 9.600.000 TL alacak. Yazı ile dokuz milyon altıyüzbin türk lirası. 1.5 Milyon € kira bedeli var. 3.600.000 TL. Toplamda 14.200.000 TL. 1 senelik maliyet.
Oh-Yeah!
Adamın bir önceki transferi 25 €. (18.5 + Marco Marchionni(4.5) + Cristiano Zanetti(2))
Gerçi bizim ligimize bu adamın sertliği yakışır. Ama keşke verilen ücret biraz daha az tutulabilseydi. Yani bir sene için 14 milyon lira vereceğiz, bir sene sonra elimizde ne olacak?
Altın bidon ödülünü ise kafaya takmamak lazım. Orası İtalya burası Türkiye... Bir diğer altın bidonun burada neler yaptığı ortada...
Daha iyi bir transfer yapılabilirdi bence ama hayırlısı olsun. Melo ile ilgili bir sonraki atılacak adım daha önemli.
22 Temmuz 2011 Cuma
5 Temmuz 2011 Salı
Tarafsız Yargıda Şike...
Bu işin çok boyutu var.
Ben şahsen ergenekon ve balyoz davalarının gerçekliğine inanmıyorum. Ama aynı yargının(aynı yargının derken aslında "aynı" yargı çalışanlarının demek gerekir belki) şike operasyonu için hayal ürünü üzerine birşeyler kurduğunu da düşünemiyorum.
Burada kanıtları ve sonuçları beklemek gerekli. Herhangi bir şikayet üzerine herkes sorgulanabilir. İşin normali budur. Ama her sorguya alınanı hemen yaftalamak ve infaz etmek sanırım sadece güzide ülkemde geçerli.
Subjektif olduğumu düşünmüyorum. :) Metaforik bir cümle oldu bu. Araştırılsın, soruşturulsun ama sonuç alınsın.
Tarafsız(!) yargıya inanıyormuş adı geçen kulüp. İnanması gerekir. Ama daha önceki yargı tarafsızlıkları ile bu soruşturmadaki tarafsızlık biraz farklı. Bahsettiğim diğer iki soruşturmanın sonucunu olumlu bekleyen taraf ile bu soruşturmada olası bir olumsuz sonuç çıkmasını isteyecek taraf aynı.
Bilmem anlatabildim mi? Ama güzide ülkemde zaten o tarafsızlar her durumu kendi tarafları ile örtüştürmezler. Kendileri adına olmuş olaylar benzeyen veya emsal teşkil edemez. Dicle kıyılarında hitabetin sonucu ve çözümü ile hitabet yapan dicle arasında maveraünnehir kadar fark vardır bu tarafsızlık anlayışında.
Taraftarların bakış açısı da ilginç. Zeytinyağı formatına girilmeye çalışıldı "sadece tek biz mi varız" demeçleriyle ama olmadı. Nesnelliği kaybetmemek gerekli; ama zaten taraftarlık gibi öznel bir kavram söz konusu ise öznelliğe yanaşmamak çok olgun insanların işi olabilir ancak. Bu iş bu yasadan önce suç değildi. Artık suç. Bu kadar basit. Yasa geriye dönük olarak işlemez.
Taraftarın asıl görevi camiayı desteklemektir. Kişileri değil. Bu ortamda taraftarlara düşen o renklere daha sıkı sarılmaktır. Zorlama savunmalara ihtiyaç duymayıp bekleyecekler ve sonucu kabullenecekler. Sonuç olarak, bu işe bulaşmış kişilerin suçu ispatlanırsa zaten bu kişiler kulüpten uzaklaştırılır. Forma asla lekelenmez. Bence bu kısmı unutuyor taraftarlar. Şike (işe bulaşmış kişiler yönetimde olduğu için)yönetimin suçudur. Diğer taraftarlarda hemen camiayı lekelemeye çalışıyorlar. Bu da çok saçma. Bu iş kişilerde kalmalı. Medya da bu yönde haber yapmalı. X kulübün değil, o kulübün yöneticileri üzerine haberler yapılmalı. Sağduyu...
Bu arada kendi takımımın da bu soruşturma kapsamında hiç bir şekilde anılmamasını da 2010-2011 sezonunda bir iddiamız olmamasına bağlıyorum. Ama haksızlık da ediyor olabilirim. Zira açılıştaki dik başlılık taraftardan kaynaklanıyordu.
Allah korumuş...
Ben şahsen ergenekon ve balyoz davalarının gerçekliğine inanmıyorum. Ama aynı yargının(aynı yargının derken aslında "aynı" yargı çalışanlarının demek gerekir belki) şike operasyonu için hayal ürünü üzerine birşeyler kurduğunu da düşünemiyorum.
Burada kanıtları ve sonuçları beklemek gerekli. Herhangi bir şikayet üzerine herkes sorgulanabilir. İşin normali budur. Ama her sorguya alınanı hemen yaftalamak ve infaz etmek sanırım sadece güzide ülkemde geçerli.
Subjektif olduğumu düşünmüyorum. :) Metaforik bir cümle oldu bu. Araştırılsın, soruşturulsun ama sonuç alınsın.
Tarafsız(!) yargıya inanıyormuş adı geçen kulüp. İnanması gerekir. Ama daha önceki yargı tarafsızlıkları ile bu soruşturmadaki tarafsızlık biraz farklı. Bahsettiğim diğer iki soruşturmanın sonucunu olumlu bekleyen taraf ile bu soruşturmada olası bir olumsuz sonuç çıkmasını isteyecek taraf aynı.
Bilmem anlatabildim mi? Ama güzide ülkemde zaten o tarafsızlar her durumu kendi tarafları ile örtüştürmezler. Kendileri adına olmuş olaylar benzeyen veya emsal teşkil edemez. Dicle kıyılarında hitabetin sonucu ve çözümü ile hitabet yapan dicle arasında maveraünnehir kadar fark vardır bu tarafsızlık anlayışında.
Taraftarların bakış açısı da ilginç. Zeytinyağı formatına girilmeye çalışıldı "sadece tek biz mi varız" demeçleriyle ama olmadı. Nesnelliği kaybetmemek gerekli; ama zaten taraftarlık gibi öznel bir kavram söz konusu ise öznelliğe yanaşmamak çok olgun insanların işi olabilir ancak. Bu iş bu yasadan önce suç değildi. Artık suç. Bu kadar basit. Yasa geriye dönük olarak işlemez.
Taraftarın asıl görevi camiayı desteklemektir. Kişileri değil. Bu ortamda taraftarlara düşen o renklere daha sıkı sarılmaktır. Zorlama savunmalara ihtiyaç duymayıp bekleyecekler ve sonucu kabullenecekler. Sonuç olarak, bu işe bulaşmış kişilerin suçu ispatlanırsa zaten bu kişiler kulüpten uzaklaştırılır. Forma asla lekelenmez. Bence bu kısmı unutuyor taraftarlar. Şike (işe bulaşmış kişiler yönetimde olduğu için)yönetimin suçudur. Diğer taraftarlarda hemen camiayı lekelemeye çalışıyorlar. Bu da çok saçma. Bu iş kişilerde kalmalı. Medya da bu yönde haber yapmalı. X kulübün değil, o kulübün yöneticileri üzerine haberler yapılmalı. Sağduyu...
Bu arada kendi takımımın da bu soruşturma kapsamında hiç bir şekilde anılmamasını da 2010-2011 sezonunda bir iddiamız olmamasına bağlıyorum. Ama haksızlık da ediyor olabilirim. Zira açılıştaki dik başlılık taraftardan kaynaklanıyordu.
Allah korumuş...
2 Temmuz 2011 Cumartesi
Muslera
Sanırım kalecimiz artık Muslera!... Çünkü Lorik Cana Avusturya kampına götürülmedi. gerçi Burası Galatasaray. Cana sonradan sessiz sedasız kampa katılabilir. ama Lazio'da Igli Tare faktörü sanırım Lorik Cana'yı Galatasaray'dan öyle ya da böyle kopartacak. Biz transferi olmuş gibi farz ederek devam edelim...
Néstor Fernando Muslera Micol
Hatalı gol yemeyen kaleci yoktur. Bunu neden söylüyorum? Çünkü youtube üzerinde muslera show gibi videolara ulaşabilirsiniz.
Ama bu kaleci 25 yaşında... Gerçi kaleci transferinde armut politikası izleniyor güzide ülkemde. Beklesin 30 yaşını geçsin; olsun öyle alalım. Genç kaleci iyidir. Tecrübe dediğin şey aynı şeyin tekrar tekrar yapılması değildir aslında. Farklılıklar insana tecrübe kazandırır. Muslera için tecrübesiz demek biraz insafsızlık olur...
Uruguay milli takım kalecisi...
Antrenörü artık Taffarel! Nezihi Ali Boloğlu değil...
Umarım uzun süre kalemizde olur. Ya da güzel bir sözleşme fesih bedeli ile transfer olur.
Tipide sevimli keratanın...
Güzel olacak inşallah!....
Néstor Fernando Muslera Micol
Hatalı gol yemeyen kaleci yoktur. Bunu neden söylüyorum? Çünkü youtube üzerinde muslera show gibi videolara ulaşabilirsiniz.
Ama bu kaleci 25 yaşında... Gerçi kaleci transferinde armut politikası izleniyor güzide ülkemde. Beklesin 30 yaşını geçsin; olsun öyle alalım. Genç kaleci iyidir. Tecrübe dediğin şey aynı şeyin tekrar tekrar yapılması değildir aslında. Farklılıklar insana tecrübe kazandırır. Muslera için tecrübesiz demek biraz insafsızlık olur...
Uruguay milli takım kalecisi...
Antrenörü artık Taffarel! Nezihi Ali Boloğlu değil...
Umarım uzun süre kalemizde olur. Ya da güzel bir sözleşme fesih bedeli ile transfer olur.
Tipide sevimli keratanın...
Güzel olacak inşallah!....
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


