8 Mart 2015 Pazar

Körelmeye Aday Uzuvlar #1 Tırnak

pençeler herhalde işe yarıyordu zamanında ama tırnaklar? Tırnaklarımıza ihtiyaç duymayacak şekilde evriliyoruz artık ve kendileri körelmeye aday uzuvlarımızdan bir tanesi.
Özellikle şehir hayatında neredeyse hiç kullanmıyoruz. Acaba herhangi bir nesneyi kavrarken yardımı oluyor mu az da olsa sert tırnaklarımız? Hele ayak tırnakları. Artık arka patilerimiz ile bir yere tutunmadığımız için tamamen gereksizleşmeye başlamışlar. Hiç uzamasalar parmakla birlikte gelişim gösterip sonra dursalar ne kaybederiz acaba?
Köy hayatında  da el ya da ayak tırnaklarının anahtar halkasından anahtar çıkarmak için halkayı aralamak dışında bir işe yaradığını düşünmüyorum.

29 Ocak 2015 Perşembe

Kelimelerin Acısı

Cemal Süreya gibi iki mısrada anlatabilmek isterdim meramımı.

Sokaklara altında #şiirsokakta diye yazılabilecek iki cümle yazabilseydim.
Kafiyeli olmasına da gerek yok.
Bağıra bağıra söyleyebilsem içimden geçenleri insanların suratına.
grev yapanların yanında durabilsem.
Kafamı bozana bassam küfürü. hassiktir lan diyebilsem. ağzım dolu dolu. heceleri vurgulaya vurgulaya.
Atarlanana yapıştırsam yumruğu.
Göte göt diyebilsem.
Yada vurabilsem kılıcı 136527471 adet ilmekten oluşan düğüme
sürsem gitsem uzağa ama ne iskoçyaya ne de nice'e. tam tersine. mardin'e, antep'e.

Biri beni bırakma derken; ben kendimi nereye koyacağımı da bilebilseydim.



3 Ocak 2015 Cumartesi

motor kullanmak istiyorum

evet itiraf ediyorum. motor kullanmak istiyorum. :)

benim gibi daha önce hiç tecrübeniz yok ise kendinizi çok derin, ilginç, masraflı olabilecek ve doğası gereği tehlikeli bir dünyada bulabilirsiniz.

Motor camiasına girerken atılması gereken bazı adımlar var elbette.

Öncelikle neden motor kullanmak istediğimi düşündüm. Sıcacık arabamın içinde istediğim yere giderken neden yani? Motorsiklet Bakımı ve Zen diye bir kitap bence bunun için güzel cümleler ile dolu. Ama olayın başlangıç noktası sadece motora atlayıp A noktasından bir yerlere gitmek değil. Tamamen "mental" bir olay. Uzak doğu sporları adam dövmek için öğrenilmez. Motor da bunun gibi bir olay. Dışarıdan görünen sürüş işin bence küçük bir parçası.

Nasıl bir motor?
Ben şahsen daha önceki bir yazımda belirtmiştim HD48 almak ve sürmek istediğimi. Teknik olarak biraz daha çalışmam gerekiyor gibi duruyor bu hedef için ama azimliyim.

Triumph da süper bir motor. aşağıda bir bonneville var.


Daha sonra yazacağım eğitimde Yamaha xv950 de önerildi. Ama çok çakma bir duruşu var.


yazının son cümlesi: geleneksel olarak bu işi herkes çok iyi biliyor. aman dikkat.

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Ekmeleddin

belki olması gereken değil ama adaylardan oy verilebilecek olanı.

27 Temmuz 2014 Pazar

48

48
Sayı
48 saat, 2 gün.
Kendisi dışında bölenleri: 1,2,3,4,6,8,12,16,24
Kadmiyum'um atom numarası. Ağır metallerden.
Polonya'nın uluslar arası telefon kodu.
1982 yapımı 48 saat diye bir film bile varmış.

Aslında bu yazdıklarımdan daha geniş bir açıklamayı vikipedi sayesinde ilk verdiğim linkten öğrenebilirsiniz. Ama bizim konumuz sayfanın en altında yer alan, ki burası biraz ironik, cümle:


Hayatımda hiç motor kullanmadım. Ama bu makineyi sürmeye can atıyorum. Motor kullanmayı sevip sevmediğimden bile emin değilim. Denemeden bilemem değil mi? Bisiklet kullanmayı seviyorum. Sanırım motoru da sevebilirim.
Sorun sadece maymun iştahlı bir hobi daha mı? Bu biraz pahalı bir hobi olabilir. Yani hobiden daha çok hayat tarzımı değiştirmek durumda kalacağım. 42.000 TL kendisinin fiyatı. 
Araba kullanmayı seven bir insanım. Arabam şunu sun roof olanından.

Motoru isterken acaba oyuncak almak isteyen büyük bir erkek çocuğuna mı dönüşüyorum diye düşünüyorum. Ehliyet alacağım. Motor kullanmak için ehliyet kursunda verilenlerin dışında ders alacağım. Saati 150 TL. 10 saatten 1.500 TL. Oturduğum apartmanın kapalı garajı yok. Kısa süre içerisinde bir kızım olacak. Gerçekten kısa süre. Aslında denklemdeki bütün parametreler bu motoru almam için inanılmaz yanlış bir zaman olduğunu belirtiyor. Ama hayatımda +/- listesi yapıp karar vermedim. Hanımı ikna ettiğim gün, ki o da aslında içten içe ikna olmuş durumda, doğumdan sonra alacağız gibi. Bir de para olaylarını denkleştirmek gerek.

Kabul etmek lazım. Tarz olayını seviyorum.

275 TL karşılığında toplam 10 saat gideceğim yelken kursundan ve yat hayallerinden de bahsedeceğim bir ara.

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Sigara Bırakma Denemeleri Vol MCVII

Diş etlerimdeki bir rahatsızlıktan dolayı, adını hatırlayamadığım için böyle garip bir tanımlama oldu, flap operasyonu geçirdim. Bir hafta boyunca ağzımda rahatsız edici olmayan dikişler vardı. Ama bazı şeyler yasaktı. Mesela sigara.
Son sigaramı 18 temmuz Cuma 14:30'da içtim.
Sanırım 201 saattir sigara içmiyorum.
100. saatte bir nikotin bandı yapıştırdım kendime. Gece bantla uyudum. Ona sarıldım kokladım:) Bant üzerimde kalmış. Sabah kalktığımda ağzımdaki tat bana çok tanıdık geldi. Sigarayı söndürüp yatmışcasına bir tat ile uyandım.
Sigarayı halen bırakmış değilim. Her an içebilirim. Ciddi bir savaş veriyorum sanırım.
Aldığım son paketim de baş ucumdaki komodinin ilk çekmecesinde duruyor. Özel günler için saklıyorum onu.
Acaba iradem özel günlerde veya canım gerçekten sigara içmek istediğinde bir tane yakıp 6 ay içmememi sağlayacak mı?
Motivasyon kaynağım bu sefer son bir hafta için oldukça sağlamdı. Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor. İçimde sürekli şizofrenik bir sigara bağımlısı ile yaşayacağım. Gollum gibi kıymetlimiss diye de gezebilirim.
Bu arada sigara ile ilgili kamu spotları cidden başarısız değil mi? Aşağıda da başka bir tane var. Oranlar bana biraz düşük geldi. Bir tek radyo sporu var boğmaca gibi nefes almayı anlatıyor. Müşfik Kenter seslendirmiş. O biraz başarılı. Yani dede pis ve dede mis olayından biraz daha ileri gidebiliriz kanımca.


Tabii ki böyle bir gerçek de var:
Aşağıdaki videonun o kadar da etkili olduğu söylenmese de farklı bir bakış açısı getirdiği aşikar:




Sanırım gerçekten sigarayı asla bırakamıyoruz. Sadece uzun süreli bir ara veriyoruz. Bu ara bazıları için hayatının sonuna kadar olabiliyor. 

Bu arada, MCVII öylesine yazmıştım. 1107 demekmiş. Şöyle de bir video var: http://www.youtube.com/watch?v=voPYnOO4tgQ
Ekleyemedim videoyu link verdim.


18 Temmuz 2013 Perşembe

Kırkpınar, Tour de France ve NTVSpor

Bu sene NTVSpor Kırkpınar güreşlerini için özel program yaptı ve 9 sene daha Kırkpınar'ı yayınlanacakmış. Öncelikle böyle bir tanıtım kampanyası için tebrikler.

Belki geçen seneler de Kırkpınar'a yönelik yayın yapılmıştır ama daha önce ya ben hiç denk gelmemişim ya da güreşe olan algı seviyem bu reklamları ve/veya yayınları seçmeye yetecek seviyede değildi.

NTVSpor herhalde 10 senedir yayın yapan bir spor kanalı. Spor müsabakalarının ya da organizasyonların artık ücretli platformlara geçmesi çok olağan. NTVSpor'un plaj voleybolu ve kırkpınar'a odaklanmasının sebebi de bu olabilir mi?

İyi ki verdiler ve iyi ki 10 senelik bir anlaşma yapmışlar.

Ayrıca Tour de France ile yayın görselliği olarak karşılaştırılması biraz abesle iştigal olur diye düşünüyorum.


Kırkpınar ve ya tour de france için : google.

7 Nisan 2013 Pazar

pazar pazar

blog yazma olayının modası geçmiş herhalde. blogger.com üzerinde bu blogdan sonraki birkaç bloga baktım da en günceli ocak ayından kalmış.

bir ara spor yani futbol blogları çok modaydı. bir ara dediğim sanırım geçen sene. belki şimdi de modadır. moda olup olmadığını ilgilenmeden anlayamazsın herhalde.

sürekli hobisi olan adamlara hastayımdır: klasik arabalar, maket boyamalar, puzzle bile olur. azim gerektirir bence sürekli hobiler. hobi süreklilik kazandığı zaman da hobi olmaktan çıkar mı acep?

neyse, ne diyorduk, hop moda blogger olmak, oldu hop yazan kalmadı. aslında gerçek bloggerlar kaldı sanırım. ben elbette onlardan değilim. bu adamlar sağda solda toplanıyorlar herhalde. bloglist vs.

pazar pazar yemeksepeti.com'dan hamburger söyledim ve footloose (1984) izlerken yedim. O kadar da büyük soğan koymaya gerek yok bence hamburgere. burgerlerde kar baskısı ve maliyet yüzünde sanki biraz azalma mı mevcut ne? Ama fiyat aynı. yani kazanç artıyor bence. bir ara dükkan burger iflas etti dedikodusu çıkmıştı ama herhalde zor günleri aştılar. ya da aşmaya çalışıyorlar.

9 Mart 2013 Cumartesi

doqa


uzun süredir onun için çalışıyorduk. A'dan Z'ye dünya markası olmaya aday bir marka ortaya çıktı.


alışılagelmiş koyu renkli ve ahşap ağırlıklı konseptlerin tam tersine rengarenk bir ortamı var. günlük süt ve özel harmanlanmış kahveleri ile hem mekan hem de ürün olarak iddialı.


www.doqa.com
facebook\doqacafe
foursquare\doqacafe

28 Eylül 2012 Cuma

ÖLÜM YASASINA HAYIR...

belki çok önce inmeliydik sokaklara...

zam oldu sallamadık, insanlara işkence yaptılar sallamadık, şehitleri sallamadık...

hepsinin arkasında herhangi bir ideolojiye alet olmaktan korktuk. aman abi dedik; ben iyi niyetle giderim; bi provokasyon olur vs dedik.

Ama bunun hiçbir şey ile ilgisi alakası yok.

Savunmasız hayvanlar için ölüm yasasına hayır diyelim.

Matrix üçlemesinin sanırım ilk filminde Ajan Smith'in repliği:

I'd like to share a revelation that I've had during my time here. It came to me when I tried to classify your species and I realized that you're not actually mammals. Every mammal on this planet instinctively develops a natural equilibrium with the surrounding environment but you humans do not. You move to an area and you multiply and multiply until every natural resource is consumed and the only way you can survive is to spread to another area. There is another organism on this planet that follows the same pattern. Do you know what it is? A virus. Human beings are a disease, a cancer of this planet. You're a plague and we are the cure.

Özet geçersem, insan dışında her memeli çevresine uyum sağlayacak şekilde doğal bir denge kurmaktadır. İnsan ise gittiği her yerde çoğaldıkça çoğalır. doğal kaynaklar tükenince hayatını devam ettirebilmek için başka bir yerde aynı döngüye girer...

Biz çevremizi değiştirdik. Onların doğası, bizim çevremiz oldu ve onlar buna uyum sağladılar. Şimdi de onları öldüreceğiz...

kedi, köpek katili olmamak için...

27 Mayıs 2012 Pazar

Théoden





Théoden...

Hiçbir huysuzluğu yok. Bizi çok özlüyor. her eve gelişimizde onu sevmezsek kızıyor, bağırıyor. her şeyi yiyebilir. mama seçme gibi bir derdi yok. misafirlerden pek hazzetmiyor. ev sadece üçümüzün alanı olan göre. alıştığı misafirler varsa sepetinde oturuyor. eve ilk gelenlerle pek yüz göz olmaz. salondan uzak bir odada bekler.

biz de onu çok seviyoruz.

kimseye vermeyiz.

onu sokaktan almıştık. arabanın birinin motorunun içinde sıkışıp kalmış. kurtarmışlar ama biraz hastalanmıştı. halen pek sevmez araba seslerini.

tatlı kedim benim.

Rembrandt ve Çağdaşları

Rembrandt hakkında çok fazla bir bilgim yoktu. Sadece ismi tanıdık geliyordu sanırım o da SSM'nin yaptığı afişlerden olsa gerek. Ama sergiye gittiğim için çok mutlu oldum. Aslında sergi ile ilgili yazacak bir şey yok. Zaten Felemenk(!) ressamlar herşeyi olduğu gibi çizmiş. Mutluluğun resmini de çizebilirlermiş bence...



23 Şubat 2012 Perşembe

Çalışmak

Ömrün boyunca hayatı devam ettirebilmek için çalışmak.

Masada, bilgisayarın başında her türlü insanla uğraşarak kendini yormak; yoruldukça saçlarının dökülmesi, sağlığının bozulması.

Ev almak; araba almak ve sürekli taksitini ödemek.

Yetmez yazlık almak.

Emekli olduğun zaman bile çalışmaya devam etmek.

Ama en kötüsü tatil için kredi çekmek ve yaptığın tatilin parasını bir sene boyunca ödemek.

Ya da kendi işini yapmak, batmak çıkmak ama hep kendine çalışmak. Belki çok daha fazla çalışmak ama kendi yağınla kavrulmak.

Yoruldum biraz...

19 Şubat 2012 Pazar

Yolculuk

Bu yaziyi izmir-istanbul arasi 8 saat suren bir otobus yolculugundan ve bursa-gemlik arasi bir yerden yaziyorum. Dunya uzerinde bir noktadan bir digerine maalesef her zaman en kisa yol olan dogru uzerinde gidemiyoruz. Ayrica seyahat etmenin bu kadar uzun surmesi de sinir bozucu. Ucakla daha kisa olabilir, mi? Ucaga binmek icin evden- ki evine gore degisir- 2 saat once cikiyorum. Ucak genellikle en az 15 dk rotar yapiyor. Yaklasik 1 saat suren 1 yolculuk ve daha sonra izmir icerisinde 45 dk. En az 4 saat! Hani izmir-istanbul arasi 1 saatti?
Bir once ucakla gittigimde tam 6 saat surmustu toplam yolculuk.
Seyahat suresi konusunda gecmis nesle gore sansli ama gelecek nesle gore sanssiz hissediyorum. Hele bir de yurt disi seyahatine cikiyorsaniz... Pasaport, vize, ucak!... Zaten aklimizin alamayacagi kadar buyuk olan bu evrende kucuk bir nokta olan gezegenin, gorece olarak daha kucuk metrekarelerine tikilmis yasiyoruz. Bunun yaninda, cagimizda belki gelismis ulkeler icin birmit olan ama dunyanin cogu yerinde hala gecerli olan bir durum daha var: dogdugu koydenhic cikmadan koyun mezarligina gomulen insanlar..
Sahsen kendi babannem sanirim buna bir ornek olabilir. Koyden cikti elbet ama sadece 30 km uzakliktaki sehirdi tek ciktigi yer.
Kisitli metrekareler ufkumuzun da kisitlanmasina sebep oluyor.

Yol boyunca 3 film ve house md'nin son bolumunu izledim.

Ayrica, sene olmus 2012 halen otobuslerde dogru duzgun calisan bir klima olmaz mi arkadas? İsiniyor, soguyor, terleme ve usume!..

Ve yarin pazartesi. Servis, penceresiz ofis, sodexho ile yenen yemek, servis... ama gergin olmamak gerek. Tadini cikartmak istiyorum. :):) is yerinde house vari bir ortam yaratabilsem, ki kimseye zarar vermeden yapmak isterdim bunu:):)

Gezi edebiyatina yapmis oldugum bu futursuz katki sanirim burada sona eriyor. Cunku, cagimizda hemen hemen herkesin muzdarip oldugu akilli telefon sarj problemim var.